Her gördüğümde yüreğim sıkışır,
ve sorarım kendime:
uhrevi diplomalar ne alemde?
Bulanmış zihinleri örten kepler ne korkunçtur!
Her gördüğümde yüreğim sıkışır,
ve sorarım kendime:
uhrevi diplomalar ne alemde?
Bulanmış zihinleri örten kepler ne korkunçtur!
insan başıboş bırakılacağını mı zannediyor?
Müslümanların başörtü ve 28 Şubat travmalarından kurtulmasının vakti gelmiş geçmiştir.
ey yağan!
beyaz yağmur, beyaz yağan yağmur… beyaz…
yüreğime dokun, toprağa usul usul dokunduğun gibi.
yüreğimi ört toprağa perde olduğun gibi.
acının acıtmaması…
ah! ne çok acı.
üniversite kafeteryalarında, mühim çay edebi sohbetlerinde.
islamcılar ziyadeleşiyor gün geçtikçe.
ne fayda!
Müslümanlar garipleşiyor.
sahtekarlar için yezid,
kan emiciler için diktatör,
alçaklar için zalim.
mü’min için paşa, halife.
aciz insan…
gönülden gelen, dilden dökülen bir kelama muhtaç.
mustazaf mıyım?
sayılır…
benziyorum…
çok şükür.
cellada değil. ya da müşrik yahut zalime değil.
‘gücünün kırılmasına rağmen istikametinden geri durmayan, hak yolculuğuna devam eden’ olmaya gayret…
hayat, sefer demek…
her sefer yeni bir hayat…
bu sefer de garibleriyiz islam’ın georgistan’da.